23 Kasım 2009 Pazartesi

Şafak (Domates) Çorbası

Yakın zamanda bir arkadaşım, özel istekte bulundu: Mügecim, sana zahmet, bana eziyet, bir de domates çorbası tarifi versen...
Bende bir yemek tarifi kitabı var, fi tarihinden kalma, bana da anneannemden kalma... Sayfalarında rahmetli anneannemin tuttuğu notlar var. Annemde de aynı kitabın daha ileri tarihli bir baskısı var. Sizin anlayacağınız, aile geleneği bir kitap: Bereketli Olsun (Gönül Candaş) - daha güzel bir dilek olabilir mi?!-. Benim için kitabın ayrı bir değeri de var: anneannemden kalma, antika gibi bir şey. Bulabilirseniz, sizlere de almanızı tavsiye ederim. Ölçüler, tarifler, püf noktaları... Hepsi de isabetli.
Domates çorbasının tarifi bu kitapta "Şafak Çorbası" adıyla verilmiş. Uzunca bir dönem düşündüm... neden acaba adı şafak çorbası, diye... Sonra birgün tencereye gözlerimi dikmiş, karıştırırken, kaba tabiriyle "dank etti"! Çorbanın rengi, şafakta gökyüzünün rengini andırıyor. O gün bu gündür, ben de bu çorbaya şafak çorbası diyorum.
Şafak çobası için ihtiyacınız olanlar:
2 yemek kaşığı yağ (isterseniz sıvı yağ, isterseniz katı yağ),
2 yemek kaşığı un
et suyu (4 - 6 su bardağı kadar... sizin tercihinize bağlı) ve kaynar su
3 - 4 tane domates (rendelenecek)
1 - 2 kaşık kadar domates salçası
1 bardak süt
1 yumurtanın sarısı
tuz, karabiber, kaşar peyniri rendesi

2 kaşık yağ ile 2 kaşık unu, derince bir tencerede kavurun. Pembeleşmeye başladığında domates salçası ve domates rendesini tencereye ekleyin. Arzu ederseniz, sadece salça ya da sadece domates rendesi de kullanabilirsiniz, ama ben ikisini de koymayı tercih ediyorum: domatesin kendisi, domates tadı veriyor; salça da renk ve tad veriyor. Domateslerin üzerine de et suyunu ve biraz da su ekleyin. Bu çorbada çok fazla et suyu, biraz ağır oluyor. Bu nedenle, ben yarı yarıya et suyu, et suyu kadar da normal su kullanmayı tercih ediyorum (4 bardak et suyu, 4 bardak su). Bu karışımı sürekli karıştırarak, 1 - 2 taşım kaynatın (çorba kaynamaya başladıktan itibaren 5 dakika kadar kaynatın).
Domates rendesi kullandıysanız ve çorbanın pütürlü olmasını istemiyorsanız, piştikten sonra çorbayı mikser ile iyice püre haline getirin.
Tekrar ateşin üzerine koyup kısık ateşte kaynatmaya devam ederken, 1 yumurtanın sarısı ile sütü bir kasede iyice çırpın.
Bu tabiri bilir misiniz, bilemiyorum ama... "Alıştırarak" süt ve yumurta karışımını çorbaya katın; yani, çorbadan 1 - 2 kaşık alıp süt- yumurta karışımının üzerine ekleyin, süt - yumurta karışımından 1-2 kaşık alıp çorbaya ekleyin. Bu işlemi sürekli tekrar ederek, süt- yumurta karışımını yavaş yavaş çorbaya dahil edin. "Alıştırarak" diyorum, çünkü soğuk (oda sıcaklığında) olan terbiyeyi (süt-yumurta karışımını) bir anda sıcak olan çorbaya katarsanız, terbiye pıhtılaşıverir; dolayısıyla terbiye ile çorbayı birbirine "alıştırmanız" gerekiyor.
Bir taşım daha kaynattıktan sonra, tuzunu atıp çorbanın altını kapatın. 5 dakika kadar dinlendirdikten sonra çorbanız servise hazır. Servis ederken, üzerine biraz karabiber (tercihen taze çekilmiş tane karabiber) ve kaşar peyniri ekleyin.

Ellerinize sağlık, başınıza yağlık... Ve de afitet, şeker olsun!

Karnıbaharı Sevmeyenlere Kibar Tarif

Çoğu insan karnıbaharı sevmez. Pişerken maalesef kötü kokan bir sebze. Çoğu kez pişirme yöntemine nedeniyle, görsel olarak da pek cazip olmaz.
Fakat, size şimdi vereceğim ve telif hakkı bana ait olan yeni tarifle, iddia ediyorum ki, siz de bundan sonra karnıbahar sevenler kategorisine gireceksiniz... Denedim, gördüm... Karnıbaharın adını duyunca tüyleri diken diken olanlar, benden bir daha karnıbahar pişirmem için ricada bulundular.

İsterseniz, bu tarife "Kibar Karnıbahar" diyelim... Kibar karnıbahar, beşamel sos, kıyma ve yoğurtla hazırlanıyor. Pişirmesi biraz vakit alıyor ama organize bir şekilde çalışırsanız, 1 saat gibi bir sürede hazır edebilirsiniz. Bu tarife göre pişirdiğinizde karnıbahar önce haşlanıp daha sonra beşamel sos, kıyma ve yoğurtla süslendiğinden, kötü kokusu tamamiyle yok oluyor.

Kibar Karnıbahar için ihtiyacınız olanlar:
Küçük bir karnıbahar
250 gr kadar kıyma (isterseniz daha fazla kıyma da kullanabilirsiniz)
1 orta boy soğan
1 kaşık biber salçası
Beşamel sos için, yarım litre süt, 2 kaşık un, 1 yumurta.

Önce karnıbaharları haşlıyorsunuz. Kaynamakta olan suyun içine biraz tuz atıp, yıkayıp temizlediğiniz ve küçük parçalara ayırdığınız karnıbaharları atın. Bir tavsiye: Karnıbaharların çiçek formlarını korursanız, daha hoş bir görünüm elde edersiniz. Karnıbaharları kaynar suda 10- 15 dk kadar haşlayın, ama çok yumuşamasınlar (çünkü daha sonra fırında da kısa süre pişireceksiniz). Haşlandıktan sonra karnıbaharları bir süzgeçe alın.
Karnıbaharların haşlanmasını beklerken, beşamel sosu hazırlayabilirsiniz. Beşamel sos için, 1 yemek kaşığı kadar katı yağda (margarin ya da tereyağ) 2 kaşık unu, pembeleşinceye kadar kavurup üzerine yavaş yavaş ve pütür olmayacak şekilde ezerek sütü yavaş yavaş ekleyin. Sürekli karıştırarak, muhallebi kıvamında bir sos elde edinceye kadar bu sosu kaynatın. Sonra bu sosu soğumaya bırakın, fakat soğurken de arda sırada karıştırın; aksi taktirde, sosun üzerinde bir tabaka oluşur. İyice soğuduktan sonra 1 yumurtayı içine kırın ve iyice karıştırın.
Karnıbaharlar süzülüp beşamel sosunuz da tamamen hazır olduğunda, karnıbaharları derince bir fırın tepsisine yerleştirin; üzerine beşamel sosu dökün, biraz karabiber ekleyin. Beşamel sos, karnıbaharların yaklaşık yarısına kadar üzerlerini kaplamalı. Tepsiyi fırına verin. Karnıbaharların üzeri hafif kızarmaya başlayıncaya ve beşamel yoğunlaşıp pişinceye kadar fırında pişirin.
Karnıbaharlar fırındayken siz de bu arada kıymasını hazırlayabilirsiniz. İnce kıydığınız bir orta boy soğanla kıymayı kavurun, salçasını ekleyin.
Karnıbaharlar piştiğinde, tepsiyi fırından çıkarın. Üzerine kıymasını yayıp tekrar fırına verin, 5 - 10 dakika kadar daha fırında dursun. Dikkat! Kıymaların yanmamasına dikkat edin.
Kibar karnıbaharınız artık hazır. Servis edebilirsiniz. Servis ederken, üzerine biraz yoğurt (isterseniz sarımsaklı) dökün. Kırmızı biber serpin.
Bir kez daha iddia ediyorum... Bu tarife bayılacaksınız. Üstelik, kıyma ve yoğurt olduğu için son derece de besleyici.

Hepinizin ellerine sağlık ve afiyet, şeker, bal olsun!

11 Kasım 2009 Çarşamba

Frullati: Feneryolu - Kalamış'ta Müdavimlerini Mütemadiyen Mutlu Eden Ufak Kafe

Feneryolu - Kalamış civarında yıllardır hizmet veren ufak bir kafe var. Yeri bir kaç kez değişti ama lezzeti hep aynı, adı hep aynı: Frullati.
Frullati, sempatik bir çift tarafından işletilen bir aile işletmesi. Müşterilerine de gerek muhabbetleri ile gerekse menüleriyle her zaman için "aile" sıcaklığını hissettiriyorlar.
Frullati öncelikle çevresindeki iş yerlerinin çalışanlarına sunduğu öğle menüsü ile meşhur. Öğlenleri, sayılı masaları dolup taşıyor, servis elemanları vızır vızır çevre iş yerlerine servis yapıyor.
Fakat bana sorarsanız, Frullati'nin özel yemekleri etli yaprak sarması, kuru patlıcan dolması, içli köfte, analı kızlı ve zaman zaman servis ettiği yöresel yemekler. Etli yaprak sarması ve kuru patlıcan dolması, hani derler ya "tam kıvamında"!
İçli köfteye gelince; İstanbul'da pek bilinmeyen bir şekilde hazırlanıyor: HAŞLAMA içli köfte. İstanbul'da genellikle servis edilen içli köfte kızartmadır. Ve bana sorarsanız,kızartma içli köftede bulgurun ve içindeki kıymanın tadı boğulur; köfte ağır olur. Haşlama içli köftede ise bulgur, kıyma ve sosunun mükemmel uyumuna kavuşursunuz. Uzun lafın kısası, Frullati'de haşlama içli köfteyi denmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Yukarıda ayrıca, "analı kızlı"dan bahsettim. Yine beni çocukluğuma götüren bir lezzet! Analı kızlı, bir çeşit çorbadır; ama yoğun bir çorba olduğundan ana yemek olarak da düşünebilirsiniz. Çorbanın içinde ufak içli köfteler ve içli köftenin dış harcından yapılan daha küçük köfteler bulunur. Ayrıca, parça et ve bolca et suyuyla yapılır. Bu yemeğe analı kızlı denmesinin sebebi ise şu: Bu çorbayı hazırlarken, "anneler" ufak içli köfteleri hazırlarken yeterince uzmanlaşmış olmayan "kızları" dış harçtan yapılan sade köfteleri hazırlar. Analı kızlıyı eskiden halam, halamın kızı olan kuzenim ve ben hazırlardık. Odanın ortasına bir örtü serilir, malzemeler bu örtünün üzerine konur, bizler de yere diz çökerek köfteleri hazırlardık... Dakikalarca süren sohbet, muhabbet arasında köfteler hazırlanır, daha sonra usta olan halam analı kızlı çorbasını hazırlardı. İşte çocukluğumun tatlı anılarını süsleyen analı kızlının o aşina tadına artık Frullati'de varıyorum.

Yolunuz Kalamış'a düştüğünde, sizler de "bir tatlı huzur almak" için, Frullati'ye uğrayın ve leziz menüsünden gönlünüzün çektiğini tadın. Pişman olmayacaksınız...

10 Kasım 2009 Salı

Salçalı Rostonun Yanına Patates Püresi

Hepimiz illa ki patates püresi yapmışızdır... Ama hazır Salçalı Rosto tarifini vermişken, yanında püre tarifi vermemek bir eksiklik duygusu yarattı bende. "Ben" dedim, "yine de şu püre tarifini vereyim. Hem sakız gibi, lezzetli pürenin püf noktalarını da yemek dostlarımla paylaşmış olurum"...

Patates püresi için ihtiyacınız olanlar: Patates, biraz süt, limon, tereyağ,tuz ve karabiber.
Tabii ki, öncelikle patatesleri haşlayacaksınız. Yalnız, haşlarken patateslerin fazla haşlanıp dağılmamasına, kabuklarının ayrılmamasına özen gösterin. Aksi taktirde, patateslerin içine su kaçar ve pürenin lezzetini olumsuz etkiler. Bazıları, patates püresi yaparken patatesleri doğrayarak haşlıyor. Fakat ben bu yöntemi tavsiye etmiyorum. Dediğim gibi, patateslerin suyla teması pürenin kıvamını ve lezzetini azaltıyor.
Patatesler haşlandıktan sonra, püreyi mümkün olduğunca kısa sürede yapmalısınız. Patatesleri ne kadar sıcakken ezerseniz, o kadar kıvamlı bir püre elde edersiniz. Elinizin dayandığı kadar sıcaklıkta patatesleri soyarak derince bir kaba alın. Üzerine biraz süt ekleyin; sütün miktarını şu şekilde ayarlayabilirsiniz: her bir orta boy patates için 1 çorba kaşığı kadar süt ekleyebilirsiniz. Ayrıca, 5 -6 damla kadar limon ekleyin; ama daha fazla limondan kaçının. Tabii ekşi bir püre yapmak istiyorsanız, o ayrı... Her bir orta boy patates başına bir tatlı kaşığı kadar tereyağ ekleyin. Ve son olarak tuz ve karabiber ekleyin ve patatesler hala sıcakken karışımı ezip püreyi yapmaya başlayın. Belirtmeye gerek var mı, bilemiyorum ama tercihen mikser kullanırsanız karıştırmanız daha kolay olacaktır. Karışım sakız gibi oluncaya kadar ezmeye devam edin, içinde herhangi bir pütür, ezilmemiş patates parçası kalmasın. Püreyi bu şekilde, sıcakken yaparsanız ve iyice ezerseniz, son derece kıvamlı kaşıktan uzayan bir püre elde edersiniz.

Püreyi ısıtmanız gerekirse, size tavsiyem ben mari usulü ısıtmanızdır. Püreyi doğrudan ateş üzerine koyarak ısıtmaktansa, içinde kaynamakta olan su bulunan bir kabın üzerine koyacağınız başka bir kapta püreyi ısıtırsanız (yani, ben mari usulü), ilk hazırladığınızdaki lezzete yakın bir lezzet elde edebilirsiniz.

Servis yaparken, pürenin üzerine ya da kenarlarına çok ince kıyılmış maydanoz eklerseniz hoş bir tasarım elde edersiniz. Tabii, rostonun salçasından üzerine gezdirmeyi de unutmayın!

Afiyet, şeker, bal olsun!

8 Kasım 2009 Pazar

"Rosto Pişirmek Zor" mu dediniz?

Rosto... Misafirlerinize sunabileceğiniz son derece "klas" bir yemek. Pişirmesi zor zannediyorsanız da, yanılıyorsunuz. Son derece basit bir tarifle, misafirlerinizden 10 üzerinden 10 alabilirsiniz. Yalnız, unutmamanız gereken önemli bir püf noktası: eti haşladıktan sonra en az bir gece boyunca buzdolabında bekletmeniz gerekecek, bu nedenle hazırlığa bir gün önceden başlamanız gerekiyor.

Rosto pişirirken kullanacağınız et, nuar adı verilen bütün bir parçadır. Kasapta "nuar" diyerek kolayca satın alabilirsiniz. Yalnız, eti alırken dikkat etmeniz gereken bir husus var: nuarın dışında zar gibi bir tabaka olur ve kasaplar bu zarı temizlemeye meyillidir. Eti, bu zarı temizletmeden alırsanız, pişirirken dağılmaz.
Misafirlerinizin sayısına göre küçük bir nuar ya da büyük bir nuarın yarısını (en fazla 3 - 4 kişiye servis için yeterli) ya da kalabalık iseniz bir büyük nuarın tamamını alabilirsiniz.

Eti pişirmeye başlamak için, düdüklü tencerenizin dibine biraz sıvı yağ koyun. Yağ iyice kızınca nuarın her tarafını bu yağda kızartın. Yağ tam kızmadan eti koyarsanız ve bir yüzü tam pişmeden eti çevirmeye çalışırsanız, et tencereye yapışır. Bu nedenle, yağı iyice kızdırmaya ve etin bir yüzü pişinceye kadar sabretmeye özen gösterin. Etin her tarafını iyice kızarttıktan sonra, etin üzerini kapatıp 1 - 2 parmak da aşıncaya kadar üzerini suyla doldurun. Suyun içine 4 -5 adet tane karabiber ve arzu ettiğiniz kadar biberiye koyun. Biberiye rostoya gerçekten çok yakışıyor, bu nedenle şiddetle tavsiye ederim. Haşlarken ete tuz atmazsanız daha iyi olur, et pişerken tuz attığınızda etin sertleşme riski vardır.
Düdüklünün kapağını kapatıp 40 dk - 1 saat kadar haşlayın.
Nuar haşlandıktan sonra, soğumasını bekleyin ve buzdolabına koyun. Nuarı rosto olarak pişirmeden önce bir gün (ya da bir gece) boyunca buzdolabında bekletmelisiniz.

Ertesi gün, rostoyu pişirmeniz sadece yarım - bir saat sürecek. Haşlamış olduğunuz rostoyu buzdolabından çıkarıp yarım - 1 parmak kalınlığında dilimler halinde doğrayın ve yayvanca bir tencereye alın. Dilimlerin fazla üst üste binmemesine özen gösterin. Salçalı rosto pişirmek için, domates salçası ile haşlama etin suyunu bir kapta ezin; sos haline getirin. Biraz tuz atın ve bu sosu etlerin üzerine yayın. Daha sonra kısık ateşte salça soslu eti yarım saat kadar pişirin. Ve leziz rostonuz servise hazır!
Pirinç pilavı veya patates püresi ile servis edebilirsiniz.
Servis yaparken, pilavın ya da patates püresinin üzerini azıcık salça sosu ile renklendirip süslemeyi unutmayın.
Bu tarifi deneyeceğinizden eminim!... Herkese afiyet olsun!